Kashmir

bu şarkının nesi beni böyle sarıyor bilemiyorum da ilk dinlediğim andan beri bağımlılık yaptı. ilk dinlediğim anı da hatırlıyorum. sene 93, okulun bahçesindeyim. boş ders mi ders mi kırdım orası mualla. arkadaşımın biri kendi dersine giderken bana walkman'ini vermişti. içinde de physical graffiti albümü. allam nasıl ya diye diye dinlemiştim şarkıyı. sonra bi daha başa, sonra bir daha başa alıp tekrar tekrar dinlemiştim. sonra 94'te unledded albümünde bir daha heyecan fırtınası olmuştu. hatta galiba yine 93'te annemlerle kışın erciyes'e giderken otobüste dinlemek için bi tane 90 dakikalık kashmir kaseti yapmıştım kendime başa alma derdi olmasın diye. pil bitmesin diye kalemle kaset sarma filan. haha ne komikti o be. neyse bu şarkıyla saplantılı ilişkim hala sürüyor. üniversite 2. sınıfta da birlikte şarkı söylediğim, gitarlarını da burçinin çaldığı grupla da ısrarlarım üzerine (çok da ısrar etmeme gerek kalmamıştı gerçi) 97 taşkışla bahar festivalinde çıktığımızda kashmir'i söylemiştim (bi de friends'i ve portishead'in glorybox'unu söylemiştim) ayrıca iyi de söylemiştim. iyi performanslı konser anılarım azdır mesela. ilerleyen günlerde light my fire ile anlatacağım fiyasko filan, öf çok kötüdür. ama o gün bi hal geldi bana acayip güzel söylemiştim. kashmir'i söylerken dinleyici gurubunun arasında bulunan hoş arkadaşları da kesme fırsatım oldu. hatta yıllar sonra biri bana tam okuldan çıkmak üzerelerken kashmir'i duyup geri döndüklerini ve inanamadıklarını söylemişti. yaaa. şarkı söyleyesim var çok fena da nerde.
ay bu arada o okulun bahçesinde ilk dinlediğim günün üstünden 19, taşkışlada söylediğimin üstünden de 15 sene geçmiş imdat.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Spatial Synergy and Supportiveness of Public Space

Shapemaker & Facemaker

Timo Meyer